Bu krizin temel nedenleri, yalnızca Trump’ın uyguladığı yüksek ihracat vergileri değil; aynı zamanda Alman otomobil endüstrisinin yeni teknolojilere geçişte yaşadığı gecikmeler, Alman ve Avrupa Birliği’nin bu alandaki yanlış politikaları ve Çin’den gelen yeni araç üreticilerinin dinamiklerini yeterince öngörememeleridir. Bu durum, Almanya’nın otomobil sektörünü ve büyük otomobil üreticilerini zorlu bir dönüşüm sürecinin beklediği anlamına geliyor.

ZF’DE MALİ KRİZ VE TÜRKİYE YATIRIMLARI
Almanya’nın ikinci büyük otomotiv tedarikçisi ZF, son açıkladığı verilerle endişeleri artırdı: Bir milyar avro zarar, artan borçlar ve düşen gelirler. Otomotiv sektöründeki kriz, tedarikçileri ciddi şekilde etkiliyor.
ZF’nin sağladığı bilgilere göre, 2024 yılında dünya genelinde yaklaşık 161.600 çalışanıyla 41,4 milyar avro ciro elde etti. Şirket, 30 ülkede 161 üretim tesisi ile faaliyet göstermektedir. Türkiye’de ise ZF, dört farklı şirketi, üç üretim tesisi ve 2.000’in üzerinde çalışanıyla binek ve ticari araçlar için parça üretimi ve hizmet sunmaktadır. Şirket, 2023 yılında Sakarya‚daki üretim tesislerine 40 milyon avroluk bir yatırım gerçekleştirmişdi. ZF’in Türkiye’deki yatırımlarının bu mali krizden nasıl etkileneceğini zamanla göreceğiz. Bence ZF için Türkiye, yeni yatırım fırsatlar sunabilir ve mali zorlukları aşmak için alternatif yollar sağlayabilir.

ALMAN OTOMOBİL SEKTÖRÜNÜ NE BEKLİYOR?
ZF CEO’su Holger Klein, şirketi küçültmeyi ve yeni ortaklıklar kurmayı planlıyor. Ancak bu adımlar yeterli olacak mı? Asya’daki rakiplerin yükselişi ve elektrikli mobilitenin getirdiği zorluklar, köklü firmalar üzerindeki baskıyı artırıyor. Sadece tedarikçiler değil, Mercedes ve Volkswagen gibi otomobil üreticileri de kendilerini yeniden şekillendirmek zorunda kalıyor. Mercedes CEO’su Ola Källenius, önümüzdeki „üç ila altı zor yıl“ konusunda uyarıda bulunuyor. Bu süreç, birçok şirketin geleceğini belirleyecek.
Volkswagen ise farklı bir strateji izliyor: Şirket, start-up’lara ve geleceğin teknolojilerine büyük yatırımlar yaparak rekabet gücünü korumayı hedefliyor. 300 milyon dolar, Deeptech yatırımcısı Leitmotif’e aktarılıyor. Bu yaklaşım, yenilikçilik ve yeni fikirler getirmeyi amaçlıyor. Ancak bu büyük yatırımlar, diğer alanlardaki maliyet kısıntılarıyla nasıl dengelenecek? 35.000 kişilik işten çıkarma planı, bu harcamalarla çelişiyor. Hatta Volkswagen’in savunma sektörüne de gireceği iddiaları gündemde.

ALMAN OTOMOTİV SEKTÖRÜ ÇIKMAZDA
Sektör, hem yenilikçi çözümlere yatırım yapmalı hem de rekabetçi kalabilmek için maliyetlerini azaltmalıdır. Ancak elektrikli mobiliteye ve dijital teknolojilere geçiş, otomatik olarak başarı getiren bir süreç değil. Önümüzdeki yıllar, büyük otomotiv firmalarının bu dönüşümü ne ölçüde başarılı bir şekilde yönetebileceğini gösterecek. Daha fazla milyar avroluk zarar ve yapısal çöküşler mi yaşanacak, yoksa sektör yeni bir döneme mi adım atacak? Tek kesin olan, Alman ve Avrupa otomotiv sektörünün altın çağının sona erdiği ve değişime ayak uyduramayanların tarihe karışacağıdır. Yenilikçi ve maliyet etkin araçlar üreten Çinli firmalar, her geçen gün hem Çin pazarında hem de uluslararası arenada Alman ve Avrupa otomotiv üreticilerini daha da geride bırakmaktadır. Türkiye, stratejik konumu ve Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika ile güçlü siyasi ve ekonomik bağlantıları sayesinde, gelişmiş otomotiv üretim altyapısı ve nitelikli iş gücü ile Avrupa ve Alman otomotiv şirketlerine yeni ve verimli işbirliği fırsatları sunabilir.
İsmail Akpınar
Ekonomist