VATAN SEVGİSİNİ SİMGELİYOR
12 Mart 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından millî marş olarak kabul edilen İstiklâl Marşı, Mehmet Âkif Ersoy’un kaleminden çıkan dizeleriyle Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini ve vatan sevgisini simgeliyor.
MEHMET ÂKİF ERSOY’UN HAYATI ANLATILDI
Ankara’da düzenlenen resmî törenlerde, devlet erkânı ve öğrenciler bir araya gelerek İstiklâl Marşı’nı hep birlikte okudu. Türkiye genelinde okullarda ve kamu kurumlarında gerçekleştirilen anma programlarında Mehmet Âkif Ersoy’un hayatı, eserleri ve bağımsızlık mücadelesine katkıları anlatıldı.
BAŞKAN ERDOĞAN MESAJ YAYIMLADI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yayımladığı mesajda, “İstiklâl Marşı, milletimizin özgürlük ve bağımsızlık azminin en güçlü ifadesidir. Mehmet Âkif Ersoy’u ve tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyorum” ifadelerine yer verdi.
KABRİ ZİYARET EDİLDİ DUALAR OKUNDU
İstanbul’daki törenlerde ise Mehmet Âkif Ersoy’un evi ve kabri ziyaret edilerek dualar okundu. Üniversitelerde düzenlenen panellerde, marşın yazılış süreci ve anlamı üzerine akademisyenler tarafından değerlendirmeler yapıldı.
Her yıl 12 Mart’ta büyük bir coşkuyla anılan İstiklâl Marşı, Türk milletinin bağımsızlık ruhunu ve azmini yaşatmaya devam ediyor.

Türk milletinin bağımsızlığını simgeleyen İstiklal Marşı, Anadolu’da Milli Mücadele’nin devam ettiği sırada Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınmış bir şiirdir. İstiklal Marşı şiiri, Mehmet Akif Ersoy’un Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk’a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir. Bu yüzden anlamı ve önemi bizler için oldukça büyüktür. İstiklal Marşı, 12 Mart 1921’de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir. İstiklal Marşı bestecisi Osman Zeki Üngör’dür. Orkestrasyonu Edgar Manas tarafından yapılmıştır. Törenlerde genellikle İstiklal Marşı 2 kıtası okunurken 10 kıtası okunuşu da merak edilir…
İSTİKLAL MARŞI 10 KITA SÖZLERİ
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
***
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
***
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
‚Medeniyet!‘ dediğin tek dişi kalmış canavar?
***
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
***
Bastığın yerleri ‚toprak!‘ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
***
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
***
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
***
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
***
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Mehmet Akif Ersoy