Bu metodların başarılı şekilde uygulanması, son yıllarda ağrısız diş hekimliği konusunun bir düş olmaktan çıkıp, gerçek haline gelmesini sağlamıştır. Ayrıca, ağrının kontrol altına alınabilmesi, fevkalade nitelikteki diş bakımı yöntemlerinin bulunup uygulanması için gerekli olan büyük bir gereksinmeyi karşılamış bulunmaktadır.
DİŞ SAĞLIĞI EĞİTİMİNDE AĞIRLIK VERİLMELİDİR
Hastaların hemen hepsi, mevcut bir ağrının giderilmesi veya gelecekte bu çeşit bir ağrının tekrarlanmamasının sağlanması amacı ile diş hekimine başvururlar. Bu nedenle ağrı, mesleğin bir çeşit ‚var oluş nedeni‘ niteliğini taşır. Modern diş hekimleri; diş hastalıklarının, çok şiddetli ağrılara ve diş çekiminin zorunlu hale gelmesine sebep olan kayıtsızlık, diş bakımı ve hastalıkları hakkında yeterli bilgi sahibi olmama ve ağrıdan çekinme durumları ile karşı karşıyadır. Bu nedenle, diş sağlığı eğitiminde bu kayıtsızlığın ve bilgisizliğin giderilmesine çalışılmalıdır.
Ayrıca, modern ağrı kontrol yöntemleri, başarılı bir tarzda uygulandığı takdirde, diş hekimliğini ilgilendiren girişimlerde ağrı diye bir kavramın söz konusu dahi olamayacağı bir gelişmenin elde edilmesini sağlamıştır. Ağrı ile mücadele edecek kimsenin, onun doğası hakkında bilgi sahibi olması gerektiği doğaldır.
AĞRI TANIMLARI
Şu veya bu zamanda herkes, herhangi bir şekilde ağrı çektiği için, bu kavramın ne olduğu hakkında az çok bilgi sahibidir; ancak ağrının doyurucu bir tanımlamasını yapamaz. Sözlüklerde ağrı kelimesi, genellikle rahatsız edici bir duygu, bir çeşit acı duyusu veya ızdırap yahut rahatsızlık veren bir duyusal bozukluk olarak nitelenmektedir.
Daha kolay anlaşılabilmesi bakımından, ağrıyı iki ayrı bölüme ayırmakta fayda vardır: ağrının algılanması ve buna karşı tepki gösterilmesi, yani ağrı reaksiyonu.
AĞRI KONTROLÜ
Diş hekimliğinde uygulanan girişimlerin birçoğu ağrısızdır; ancak gerektiği zaman mesleğin, lokal veya genel anestezi yöntemlerinden yararlanarak tatbik edilmesi lazımdır. Bu nedenle diş hekimi, her iki yöntemin de endikasyon ve kontrendikasyonları hakkında bilgi sahibi olmalı ve bunlardan hangisinin kullanılacağını, her vakaya göre ayrı ayrı değerlendirerek seçebilmelidir.
Birçok vakada bu iki yöntemin her ikisi de girişimin gerçekleştirilmesi için uygun olabilir; bu durumda seçim hakkı, hastaya tanınmalıdır. Bununla birlikte, hastanın seçtiği yöntemin uygulanmasını imkansız kılacak bir kontrendikasyon varlığında, diş hekimi diğer zararsız yöntemi tatbik etmekte tereddüt etmemelidir.
Sevgi ve Saygılarımla,
Dr. Fulya Sağlık